Ucu politikaya dokunan konularda konuşmayı hiç sevmem, ne zaman konuşulmaya başlansa konu hep insanların içindeki kötülüğe, fırsatçılığa, ayırımcılığa gelir de tıkanır...Konuyla bi ilişkim de kalmadı mezun olduktan sonra. Ama öğrencilik psikolojisinden kurtulamamış olmamdan mıdır? konu üniversite olunca nedense bişeyle söyleme ihtiyacı hissediyorum, düşüncelerimin nerede son bulacağını bile bile hem de...Burada yazdıklarımla da bir yere ulaşmaya çalışmıyorum aslen yalnış anlaşılmasın.
Devlet öğrencilere bi kolaylık sağlamakta ki ben de faydalandım zamanında, öğrenim kredisi...(işe girince ödersiniz deyip işi garantilememek ayrı bi gariplik olsa gerek ama) 5 yıl boyunca harç ödemeden üniversiteye devam ettim ama uzattığım 6. yılda bir de üstüne %50 eklenerek 300TL de olsa ödemiş olmak maddi anlamda olmasa da manevi olarak çok zor oldu diyebilirim... Bu devlet sosyal bir devlet olmanın yükümlülüğünü hiç bir zaman tam anlamıyla yerine getiremeyecek, hatta dünya üzerinde demokrasiyi savunan bütün devletler tamamiyle sosyal devlet olsa biz yine olamayız, eminim...(nedenleri uzunca tartışılır)
Şimdi harçlara bilinçsizce, düşünülmeden yapılan bir zam gündemde... İkinci öğretimde okuyan bir öğrencinin dönemlik harç ücretini 2400TL çıkarabilenn bir zam... bu arkadaşlar 1 yıl da uzatmış olsalar al sana 3600TL...Bir dönem için verilen bu parayla kişiler üniversitede alacakları niteliksiz dersler yerine özel akademiler ve kurslarla verseler tamamen iş hayatına hazır bireyler olarak atılabilecekken 8 dönem için 20000TL ye neler yaparlar, tabi üniversite mezunu olamadan. Üniversite mezunu olup olmamak bir tercih olmalıdır ve üniversiteden mezun olmak isteyenler de bu yönde engelsiz bir şekilde ilerleyebilmelidir. tabi bu parayı verebilecek olanlar. bir de vermeyecek olanlar var ki düşününce içini sızlatır insanın ... şimdi bu insanlar yüksek öğrenim hakkından mahrum mu kalsınlar?
Zamanında Fransada İtalayada ve İspanyada devletin öğrencilere yönelik en ufak olumsuz hareketinde bile 10binlerce kişiyle yapılan günlerce süren eylemlere tanık olduk hepimiz. başbakanları, bakanları istifa ettirdiler, yasaları veto ettirdiler, uygulamaları tersine çevirdiler...
Dün de yine Ankara Yüksel Caddesinde harç ücretlerini protesto eden bir eylem vardı 20 kişiyle ve en önemlisi de eylemi organize eden teta-kp, x-çi partisi gibi amacı kendilerinin reklamını yapmak olan farklı hesaplar içindeki örgütlenmeler... Bizim gibi apolitize yetiştirilmiş üniversite gençliği siyaseti arkasına alıp çıkmaz meydanlara, geçmişin hesaplaşması ideolojilerin önüne durmazlar(ya korkudan ya da akıllı olduklarından ?) böyle devam ederlerse durmayacaklar da... Atatürk'ün modelini arkasına alan eğitim dernekleri, sivil toplum örgütleri nerdeler gençlere demokratik haklarını hatırlatmak için? En çok bunu merak etmekteyim. Yoksa onların da mı başka bir hesapları var?
Üniversite gençliği yaklaşık 20 milyon kişiyle ülkenin en kalabalık topluluğu, ama ancak 20 kişi bir araya toplanıp protesto ediyorlar, onları da meydana toplayan siyasi partilerin örgütleri. Menfaat sahiplerinin koruyucuları da polisi üzerine salarken düşünmüyorlar haliyle onlar da kendi reklamlarının peşindeler menfaat sahiplerine... Yazarken eskiden beri kafama takılmış bir soruya da cevap buldum galiba, Tandoğan, Sıhiye Kızılay meydan diye geçer hep ama kavşaktır, bulvardır, caddedir, ulaşım için kullanılmaktadır en nihayetinde. Peki 'Ankara'da neden hiç trafiğe kapalı meydan yoktur?'
Son olarak eylemleri ve protesto gösterilerini gördükçe hep bir söz aklıma gelir 'Halklar hükümetlerinden korkmamalıdır. Hükümetler halklarından korkmalıdır.'
30 Temmuz 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder