29 Ağustos 2009 Cumartesi


Gerçek pilotların pisti Spa-Francorchamps...Kesinlikle takvimdeki hem pilotlar hem de mekaniklerler için en teknik pist, uzun yıllardır da vazgeçilmez olmasının yegane sebebi bence...Kısa start-finish düzlüğünün başındaki ve sonrasındaki keskin virajlar adeta "start-finish'i boşverin, asıl yarış birazdan başlayacak" dercesine bizi 1. virajdan 5. viraja kadar tam gaz geçilen uzun bölüme yönlendirmekte. Daha yarışın ilk turunda, bütün araçlar hep birlikte 5. viraj için frenleyene kadar neredeyse 7-8sn boyunca 7. vites tam devirde çığlık atarcasına insanın kanını kaynatırlar, 5. viraj sonrasında da zorlu virajlarla Spa pilotların yeteneklerini sınar, iyi araçla kötü araç arasındaki farkı ilk turda açığa çıkarır. Mekanikler burada ivmelenme mi, son hız mı daha önemli? Bir türlü karar veremedikleri için ayarları genellikle 5. virajdan sonraki bölümü düşünerek daha fazla yere basan 1. virajı dönebilecek kadar kıvrak, 1-5.(1. sektör) ve 15-18(3. sektör). viraj aralıklarında yolda kalabilecek limitte aerodinamik tutunmaya sahip ve düşük pist sıcaklıklarından dolayı kullanılan yumuşak lastiklere frenlemede en insaflı davranacak ağırlık ve fren oranı dağılımlarını seçerler. Ayarlarda yapılacak ufak hatalar burada affedilmez. Ayrıca Belçika'da ormanın içindeki bu pist hava durumu bakımından komşusu Almanya Nürburgringle aynı karakterdedir, kararsız hava yağmur ve pist üzerindeki ani soğumalar bir anda bütün stratejileri alt üst eder.

Pist konusunda bu kadar konuştuktan sonra bu hafta sonuna geçelim... Sıralamaları seyrettiyseniz eminim kafanız karıştı. Daha son bir kaç yarışta atağa geçen Mc Laren ve Brawn'ın ani düşüşü, son sıraların vazgeçilmezi Force India'dan Fisichella'nın beklenmedik!! pole pozisyonu, orta sıraların vazgeçilmezi Toyota'dan Trulli'nin 2. cepten başlaycak olması ve F1'den sezon sonunda çekileceğini açıklayarak bizi üzen BMW'den Heidfeld'in 3.lüğü biraz kafa karıştırıcı olabilir...Ama aslında ilk üçteki pilotların sıralamalarda bu derece başarılı olup !!bu prestijli yarışta!! aldıkları sonuçların ortak birkaç nedeni var. Pilotları tek tek değerlenirecek olursak:

Force India, Fisichella: Sezon başından beri küçük bütçeleriyle sponsorlarına istediğini verememiş bir takım. Burada sansasyonel bir başarı sponsorları biraz olsun sevindimekte etkili olabilir diye düşünerek iddialı pilotlarını boş depoyla piste yolladılar sonuç 1.lik. Bu durum Renault'dan beri başarı yüzü göremeyen Fisichella için de transfer dedikodularının yayıldığı bu dönemde güzel bir reklam oldu...Massa'nın sakatlığı ve İtalyan takımı Ferrari’nin herhangi bir İtalyan pilotla henüz şampiyon olamamış olmasını da denkleme ekleyebiliriz. Burada aracı hazırlayan mekaniklerin ve Fisichella'nın da hakkını yemek istemiyorum gerçekten neredeyse kusursuz derecede piste ayarlanmış bir otomobil ve neredeyse mükemmel bir pilotaj. En iyi turu 3 kez seyretmeme rağmen herhangi bir kontra, geç frenaj, vites geçişlerinde bir problem, çizgiden ve pistten dışarı taşma göremedim. Gözümün önüne bir anda Hakkinen gelir gibi oldu adeta.

Toyota, Trulli : F1'deki diğer bir İtalyan pilot olduğunu da hatırlatarak Fisichella kadar çok başarı elde etmemiş olduğunu ve Fisichella'dan sadece 1 yaş küçük olduğunu söylemem yeterli olur sanırım. Sezon başından beri Toyota'nın başarısızlığı ve acaba çekilecekler mi? dedikodusu konuşulmaktaydı. Fakat Valencia öncesindeki yeni anlaşmaya imza atıp 2010'a kadar rekabetin içindeyiz dediler.

BMW-Sauber, Heidfeld: BMW ayrılacağını açıklamış olsa bile geliştirme çalışmalarını durdurmuş değil ve sezonu sonuna kadar kovlamak istedikleri açık ve güzel bir veda etmek istiyorlar, tabi sponsorları da yarı yolda bırakmadan. Takım çekildikten sonra yetenekli 2 pilot işsiz kalacaklar ve kendi reklamlarını kalan yarışlarda tüm riskleri alarak yapmaya çalışacaklar.

Yaptığım bu analizlerin sağlamasını da görmek istersek bu pilotların takım arkadaşlarının sıralamadaki yerlerine bakmamız yeterli. Diğer Force India pilotu dolu depoyla 11. sırada, Toyota pilotu Glock yine dolu depoyla 7. sırada ve yine kendine yeni bir koltuk arayışında olan BMW'den Kubica takım arkadaşıyla mücadele edercesine biraz daha fazla dolu depoyla 5. sırada Raikonen'in önünde.

Aslında bu gün yapılan sıralama turlarını sezondaki diğer yarışlarla karşılaştırmak istersek 4. sıradan itibaren bakmamız gerekir, şüphesiz ilk 3 pilot erken pitstop yaparak geriye düşecek. Geçen yarışı kazanan Baricello 4. sırada dolu depoyla yer almayı başardı, Brawn KERS sistemi kullanmıyor!. Baricello'nun hemen arkasındak Kubica yı saymazsak arkasında KERS'le bekleyen ve bu sezon çok iyi çıkışlar yapan Raikonen var. Bir aksilik olmadığı taktirde benim bu yarış için favorim. Glock'un hemen arkasında boğalar KERS kullanan RBR-Renault'larıyla ön sıraya çıkmak için Glock'u ezip geçmeye hazırlar. Son iki yarışta tekrar başarı yakalayan Hamilton ve Kovalainen ise tahminimce en dolu depoyla sıralamalara girerek en geç pitstop yapan pilotlar olmaya çalışacak ve puan için mücadele edecekler. Önlerinde RBR-Renaultlar varken kürsü ihtimalleri zayıf.

Yarın ne olursa olsun iyi pilotların iyi arabalarıyla geriden başladıkları yarışlar hep bol geçişli ve zevkli olmuştur. Pistin Spa olması da yarınki yarışa zevk katacak, kaçırmayın derim

Özgür

21 Ağustos 2009 Cuma

Valencia GP yarış ve sıralama öncesi değerlendirme...


Uzun tatil döneminden sonra ilk antrenmanlar yapıldı 2 yeni pilot, tatilde yaşanan Schumi heyecanı derken yarış geldi çattı...Uzun bi yazı olması gerekir bunun ama can sıkıntısı sebebiyle bi kaç bişey yazıp kendimi kederin içine gömücem tekrar...Hayat dediğimiz şey güzellikleri yıl içerisine serpiştirip problemleri ikişer üçer aynı gün içerisinde vererek insana yaşama sevincini unutturmakta çok başarılı her zamanki gibi...

Valencia da nasıl Gp olur derseniz cadde pisti ama Monte Carlo gibi skıcı deil daha eğlenceli geçiş olanakları daha zengin seyri daha zevkli bi pist. Malum Avrupada çok sıcak değil pist sıcaklıkları20 li derecelere düştüğü için takımlar yumuşak hamurlu lastikleri kullanmak zorundalar. Yumuşak hamur demek lastiklere iyi bakma zorunluluğu ve mecburi 2 pit stop hatta bazen 3 pit stop demek...Geçişlerin de çoğunun pit stopta ve arka düzlüğe benzeyen 12, 14 ve 16. virajlarda olacağını tahmin edebiliriz rahatlıkla... yarışı sıralamalarda domine eden ve pole de başlayan kürsüde bitirir bi terslik olmazsa...Takımlar burada daha çok ivmelenme ve yere basmaya ağırlık verildiğinden kısa vites oranları ve büyük kanat açılarını tercih edeceler. Böylece araçlar 315km civarında son hızlara ulaşabilecekler ama bize diğer çoğu pist yarışından daha hızlı gelecek cadde olduğu için üzülmeyin...

Pistte 2 çaylak bi eski tüfek var sırasıyla Grosjean, Alguersuari ve Badoer...En çok merak edilen Badoer in Ferrarideki performansı 99dan bu yana yarışmamış bir test pilotu ama kendini her zaman yarışmaya hazır olarak formda tutmuş 38 yaşında tecrübli bi pilot. Benim tahminim mucize eseri puan alabileceği yönünde. Pitteki en yaşlı adam kendisi. Yarışı antrenmanlarda domine eden Brawn ve Renault lar(aslında sadece renault yani Alonso diğeri çaylak Grosjean) varken kürsü Raikonen için bile imkansız...Ferrari geliştirme çalışmalarını durdurduğu için de bu durum sezon sonuna kadar değişmeyecek gibi.

Redbullarda ki düşüşün sebebi otomobilin yumuşak lastiklere olan tepkisi olabilir diye düşünüyorum...

Bir terslik olmazsa sıralamalarda da Alonso Button ve Baricello'yu ilk üçte göreceğiz yarın sıralama tamamlandığında...Hamilton dan da bi sürprüz görebiliriz tabi..

Keyfim yerine gelirse birazdaha ekleme yapmak istiyorum ya da yeni bir yazı, neyse artık...

11 Ağustos 2009 Salı

Schumi F1'e dönmüyor

Michael Schumacher yaptığı karting antrenmanlarından sonra dün F2007nin koltuğuna tekrar oturdu. Yaptığı testler sonrasında boynundaki sakatlığın hala kendini zorladığını ve F1 koltuğuna oturabilmek için yeterli düzeyde ilerleme kaydedemediğini belirterek Avrupa Gp de Ferrariye başarılar dilerim dedi. Bizim gibi heyecanla bekleyen hayranlarını ise üzdü. Şimdi en büyük merak bu kısa sürede hangi pilotun önümüzdeki yarışlarda Ferrari adına yarışacağı. Bence son çare olarak test pilotu Gene ya da Badoer...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Kedi...


Bizim balkona 2 yavrusuyla konuk olmuş annenin, 3 haftalık meraklı yavrusu...
Autofocus'un sesine o kadar alıştı ki poz vermeye başladı biraz zaman geçtikten sonra, ya da benim niye yerde süründüğümü merak ediyo...
Toefl a gireceğim hafta çalışmaktan her sıkıldığımda balkona çıkıp yavrularla anneyi seyrettim. Kimi zaman huzur verici oldu kimi zamanda fazla huzur verdi uykum geldi ama beni sıkıntılı bi dönemde her seyrettiğimde mutlu ettiler... Uzun uzadıya ne yaptıklarını anlatmak istemiyorum...Malum national geographic dergisi değil burası siz de canınız sıkıldıkça bakın işte keyfinizi düzeltsin

8 Ağustos 2009 Cumartesi

F1 tatil dönemi gelişmeleri...

Her yıl gerçekleşen 4 haftalık tatilin yarısındayız sayılır. Aslında tatildeki bütün gelişmeleri yarış haftası yazıp yarış öncesi bir analizle birleştirmek istiyordum ama bu günlerde çok fazla üzerine konuşulacak malzeme çıkmaya başladı. Yükümü hafifletmek adına Macaristan GP den bu yana bahsetmediğim gelişmelerden bahsetmek istedim...

Şüphesiz Macaristan GP den bu yana en büyük gelişme Michael Schumacher'in formula 1 e geri dönmesi oldu. Schumi menajerinin kendisi adına yaptığı açıklamalardan farklı olarak karar değiştirerek takıma olan saygısından ve kendini borçlu hissettiğinden dolayı Massa iyileşene kadar yerine geçmeyi kabul etti. İşin garip tarafı ise massanın kazasından önce bile Ferrari için kötü giden sezonu canlandırmak adına takımdaki bazı yöneticilerin schumiyi geri getirmek için planlar yaptığı öğrenilidi... Sezonda bir garipliktir gidiyo hiç şüphesiz...

Tabi bütün iş schumi'nin kabul etmesiyle bitmedi. Şampiyonun 2008'de F1 aracıyla son defa tur atmasından itibaren araçlar çok evrimleşti, daha da kötüsü schuminin bu değişiklikleri Avrupa GP nin antrenman turları başlayana kadar tecrübe etmesinin imkanı olmayacak. Sebebi ise takımlara sezon içinde getirilen test yasağı. Ferrari yönetimi schumi'nin kabul etmesinin ardından yandaş takımlarından da yardım isteyerek Schumiye test hakkı verilmesini istedi, fakat ne yandaş takımlardan destek, ne de yönetimden izin çıktı. Bu iznin verilmemesi de bence çok doğru bir karar çünkü Macaristan GP'de Torro Rosso'da Sebastien Bourdais yerine ilk kez Formula 1 koltuğuna oturan ispanyol Jaime Algeuersuari'ye de izin verilmemişti...

Peki Schumiyi zorlayacak olan değişiklikler neler?

Bana göre 2 tane büyük sorun var KERS ve Ayarlanabilir ön kanat...

KERS (kinetic energy recovery system) : aslında bu sistemin uygulanmaya başlamasından itibaren F1 araçları' da hibrit oldu denebilir. Sistem frenlemede rotorla fren balataları arasındaki sürtünmeden kaynaklı oluşan elektrik enerjisinin takımına göre(Redbull ve ferrari elektrik sistemi, williams mekanik sistemi kullanmakta vs. ) bir pil sistemi ya da mekanik bir volana depolanarak pilot istediğinde vites kutusuna bağlı bir elektrik motoruyla tekrar tekerleklere aktarılmasına dayanıyor. Pilotlar bu sistemi geçişlerde kullanıyorlar ve yaklaşık 6 sn boyunca pistine göre ve yine yaklaşık olarak 60-85hp kadar ekstra güç sağlıyor direksiyon üzerindeki buton a basılmasıyla, ayrıca seyredene heyecan yaratıyor. 6sn de 85hp büyük bir güç patlaması (massa yazısında da belirttiğim gibi aracın motoru 3600sn de 750 hp üretiyor) ve virajlarda kullanılması aracın hızına bakmaksızın arkadan kayma ve spin atmaya yol açabiliyor. Düzlüklerde ise erken kullanılırsa geçilen aracın pilotu bunu fark edip kendi aracındaki sistemi aktifleştirerek arayı tekrar açabiliyor. Schumi'nin bu sistemi kullanabileceği tek yer Ferrari tesislerindeki F1 simülatörü :) ve gerçekten ilk kullanabileceği yer ise Avrupa GP'nin antrenmanlarında test pilotlarıyla ve raikonenle yapabileceği geçiş denemeleri, bu durum da spin riski nedeniyle büyük tehlike yaratabilecekmiş gibi görünüyor...Schumi bu konuda test pilotları ve Raikonenle bolca sohbet etmekte...

Ayarlanabilir ön kanat sistemi ise yarış içerisinde pilotlara ön kanat açısına yine direksiyondan 6 derecelik bir müdehalede bulunabilme imkanı veriyor. Bu sistemi ise pilotların özellikle geç frenleme yaparken ön lastiklerdeki yükü arttırıp fren etkinliğini arttırmalarına, geçiş ve savunma sırasında yine ön lastiklere ekstra yük sağlayıp aracın daha dar çizgilerde dönebilmesine, ayrıca tam gaz geçişler sırasında da ön kanat açısını azaltıp aracın aerodinamik sürükleme miktarını azlatmak amacıyla kullanabiliyorlar. Sonuncu kullanım alanını da start- finish düzlüğündeki geçiş mücadellerinde KERS sistemiyle birlikte kullanıldığını görmek mümkün. Yine Schumi zamanında olmayan bir sistem ve pilotların alışmakta zorlandıklarını belirttikleri bir sistem. Schumi bu sistemle de gerçek anlamda Avrupa GP'sırasında tanışacak...

Görüldüğü gibi iş efsane pilot için hayli zor. Bir de Schumi'yle ilgili ilk yazıda da bahsettiğim Superbike yarışında gerçirdiği kazadan kalma boyun sakatlığı var. F1de boyun pilotun en çok zorlanan eklemi şüphesiz. Bazı pistlerde (istanbul park'ın 8. virajı gibi) pilotların boyunlarına kendi kafa+kask ağırlıklarının 3 katından daha fazla yükler binebiliyor. Ani frenlemelerde bu ivme 5g ye yaklaşıyor, yarış ortalaması olarak da bu ivme hiç bir zaman 2.5 g nin altına düşmüyor. Özellikle bu sezon kullanılmaya başlayan slick lastikler bu ortamayı yukarı çekmiş durumda. Schumi'nin en son yarıştığı F1 aracı F2007 ve slick lastiklerle yaptığı ilk antrenmanlarda "boynumun viraj ve frenlemede biraz ağrıdığını itiraf etmeliyim" dedi ki bu da "Schum'inin dönüşü tehlikede" başlıklı haberlerin kaynağı. Ayrıca bir güvenlik zafiyeti, yarış sırasında oluşacak bir boyun sakatlığı schuminin aracı daha fazla kullanamaması ve bariyerlere doğru gidiyor bile olsa boyun ekleminin kitlenerek aracın yönüne müdehale edememesi anlamına geliyor...vücut ağırlığından 3kg kaybederek forma girmesi ve ağırlık dağılımı ayarlamaları için mekaniklere imkan sunması programına karting'i ekleyerek eğlence katması dışında Schumiyle ilgili şimdilik yazacaklarım bu kadar.

Schumi konusunda yeterince analiz yaptım heralde...Başka bir güncel konu ise BMW nin çekilmesi ardından tutuşan Burny Eccleston'un serinin dağılmasını engellemek amacıyla takımları çağırıp, son derece takımlar yararına!, yeni anlaşmalar imzalaması. En azından 2010'da 1 sezon daha formula 1 seyredebileceğiz. İşin üzücü tarafı Sauber in bu anlaşmadan mahrum kalması oldu.

Bunun dışında bir diğer gelişme US-F1 takımı...Amerikalılar F1'e de el attılar sonunda:)
Tüm çalışanaları özellikle amerikalı olan bir takım. Arkasında çok fazla sponsoru olan pilotları reddedip amerikalı pilotlarla yarışacaklarını belirttiler, pilot arayışlarını da sürdürmekteler. Ayrıca 'singleseater araçlarda yarışan onca yetenekli amerikalı varken hiçbirinin F1 de yer almıyor olmasından gerçekten utanç duyuyoruz' gibi ilginç bir açıklmada bulundular. GP-2de yarışan iki pilota teklif götürdüklerini takım bütçelerinin %75ini de pilotlara vermeye hazır olduklarını belirtseler de benim tahminim bu pilotlardan en az biri amerikanın F1 olan Champcar dan gelecek. Farklı kıtanın takımı olacağı için 'ilk sezonda şampiyonluk ve büyük şeyler beklemiyoruz' deseler de zamanında toyota ve hondanın yaptığı gibi F1'e heyecan getireceklerine inanıyorum. Unutmamak gerek ki amerikalılar doğuştan yarış mühendisidir...

şimdilik yazmak istediklerim bu kadar, zaten çok uzun oldu yazmaktan sıkıldım...Yarış haftası da yine bir ön değerlendirme yazacağım...

31 Temmuz 2009 Cuma

BMW sezon sonunda Formula 1'den çekiliyor...

Duyduğum üzücü haberlerden bi tanesi formual 1 adına...Bir bmw fanatiği ve gelecekte bir bmw çalışanı olarak her zaman bmw'yi formula 1 sahnesinde görmekten mutluluk duymaktaydım... yıllarca en iyi yol arabası ve en güçlü formula 1 aracı motorlarını üreterek sayısız ödül aldılar...'70lerin sonu '80lerin başında turbo beslemeli motorla formula 1 de çığır açtılar, 3500cc den alınabilen gücü 1500cc motorlarla sağlayarak formula 1 i turboladılar ford cosworth motorlarını adeta ağlattılar, otomobiller o kadar hızlanmıştı ki (350km/s den daha fazla) kazalar önlenemediği ve pilotlar ciddi şekilde yaralandığından '82 de bmw'nin parmalat racing team'le takımlar şampiyonluğunu kazanmasının ardından turbo beslemeye basınç sınındırmaları koyulmak zorunda kalındı ve '89 da tamamen yasaklanarak atmosferik motorlara geri dönüldü...motorda, eksoz sistemlerinde ve elektronik kontrol sistemlerinde her sezon tüm rakiplerinden bir adım önde oldular...

Bu günlerde ise ekonomik krizden de etkilendiklerini, formula 1 de artık istedikleri başarıyı yakalayamadıklarını ve takımın yarış departmanına yeniden şekil vermek istediklerini öne sürerek radikal bir şekilde formula 1 den çekilme kararı ald bmw, henüz 2006 da resmi formula 1 üretici lisansını almaları ve yaptıkları büyük yatırımlardan sonra hem de...

Aslında üzücü olmasının yanında beni şaşırtmadı bu karar. Daha sezon başlamadan ortaya çıkan ferrari takımının uzun zamandan beri diğer takımlardan formula 1 yönetimi nezlinde daha fazla imtiyaza sahip olduğunun anlaşmalarının medyay sızmasıyla, ayrıca yönetim kademesinde yıllardır sürüp giden politik sorunlar ve yaptırımlar sebebiyle takımlar arasında bir sürtüşme meydana gelmiş ve çoğu takım formula 1 den ayrılarak kendi serilerini kurmak üzerine ciddi planlar yapmaya başlamışlardı... Fakat nasıl olduysa bu dedikodular bir anda tatlıya bağlandı ve yeni sezon başladı...

Benim şu anda gördüğüm tablo eski bütünlük içindeki formula 1 organizasyonları ve büyük takımların rekabete katıldığı yarışlar değil. Brawn'ın yeni tasarlanmış arabaları sezonun 6 yarışını kolayca domine edebildi, büyük takımlar kriz nedeniyle!! araştırma ve geliştirme bütçelerini büyük oranda azalttıklarını açıkladılar ve son olarak bmw sezon sonundan itibaren formula 1 de olmayacağını açıkladı...bence bunların hiçbiri tesadüf değil... Sadece yeni bir oluşumun başlangıcının işareti...Son 3 yarışta da gördüğümüz mclaren, ferrari gibi takımların yavaş yavaş toparlanması gibi görünen hadisenin de tamamen sponsorları memnun etme amaçlı olduğunu düşünüyorum...

Azalan heyecan ve izlenme oranlarını da göz önünde bulundurursak diğer takım ve üreticilerden önümüzdeki günlerde gelecek bu tarz açıklamaların sezon sonuna kadar bizi üzmeye ama şaşırtmamaya devam edeceğini söyleyebilirim...bu konuda da en çok düşünmesi gereken şüphesiz formula 1in diktatörü Burny Ecclestone olmalı...

Güle güle BMW...

Hidroket bu gün babasız kaldı...

Prof. Dr. Rıdvan Berber (1951-2009)

Hidroket 2007 de bir grup genç mühendis adayının hayalleriyle başladı... Bulamadığımız desteklerden yılmışken bir anda bir mucize gerçekleşti ve fakültemizin kurucu dekanı Prof. Dr. Rıdvan Berber bizi evlatları gibi sahiplenerek elimizden tuttu, bize en çok inanan ve arkamızda en çok duran kişi her zaman o oldu... Üniversite bütçesinden aldığımız büyük destek ve bize olan inanacıylala, 2009 yılında hala ayakata ve hala aynı güç ve inançla projeler üreten bir takım olarak yürümemizde, takımı ve kendimizi geliştirmemizde en büyük pay sahibi süphesiz odur... ve ben kendisine Hidroket'in Babası adıyla anmak istiyorum artık....

...o günü artık hiç unutmayacağım heralde. O zamanlar, artık çalabileceğimiz son kapıyıda çalmak üzere fakülte dekanlığının kapısındaydık. Sekreterine, çekinerek de olsa 'biz Rıdvan hocadan bir randevu almak istiyoruz, hidrojenle çalışan bir araba projemiz var' dedim... Dışarıda bize bir randevu tarihi bildirilmesini beklerken bir anda karşımıza çıktı parlayan gözlerle... 'Buyrun çocuklar, konu nedir? ne hakkında projeniz?'. Bu gün adına düzenlenen törende öğrendim ki kendisi, konu proje ve üretkenlik olunca herşeyin üstünde tutarmış...

Dekan yardımcımız Doç.Dr. Bülent Akay'ın odasında...
'10 kişilik bir grubuz, TÜBİTAK yarışlarına katılmak istiyoruz', 'peki nasıl yapacaksınız?Biraz nasıl ilerleyeceğindenizden de bahset...', 'Bazı malzemeleri almanyadan alacağız, kalan aksamlar burada üretilecek...', 'peki ne kadar bir maliyet 30milyar yeterli mi?', 'Birazdaha pahalı hocam bu malzemenin fiyatı bu....', 'Peki o zaman, bana hemen en kısa zamanda 55milyarlık bir proje hazırlayıp getirin...Bülent hocanız ve ben sizin danışmanlarınızız bundan sonra' ...

Odadan çıktığımızda üzerimdeki hafifleme ve içimdeki mutluluğun heralde tarifi yoktur... Müjdeyi vermek için telefona sarıldım, 10 kişinin hayali gerçeğe dönüşmek üzereydi...

Ve 2009. Kendini projeyle, üretimle geliştirmiş, çok farklı bakış açıları kazanmış 20nin üzerinde mühendis adayı, kendini devam ettiren bir proje ve mühendislik takımı, yenilikçi bakışa sahip bir fakülte, kendi dalında yazılmış makaleler, gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilmeyi bekleyen projeler... Bir hocanın, bir bilim insanının arkasında bırakabileceği en güzel eserlerdir heralde...

Ve bu gün, erken de olsa, örnek olduğun yüzlerce öğrenci ve insanın yanında, Hidroket'te babasız kaldı...

Bize kendimiz yetiştirmemiz için verdiğin fırsattan, bütün desteklerden ve en önemlisi bize olan inancından dolayı teşekkür ederiz... Huzur içinde yat...

Özgür 31.07.'09